Kefir krema kıvamında, hafif ekşimsi tadı olan fermente bir süt ürünüdür. Probiyotik kullanımının giderek arttığı bu dönemlerde oldukça popüler bir içecek haline gelmiştir.
Kefir; Kafkasya orijinli olup, inek, koyun, keçi ve kısrak sütüne, karnabahar benzeri kefir granülleri ilave edilerek elde edilir. Kefir granüllerinin etrafı bakteri ve mayalardan oluşan polisakkarit matriks ile çevrilidir. Bu matrikste bulunan laktik asit bakterileri ve mayaların sütü fermente etmeleri sonucu laktik asit, karbondioksit, az miktarda alkol ve aromatik moleküller oluşur. Oluşan bu moleküllerin hepsi kefirin kendine ait duyusal karakterlerinin şekillenmesine katkı sağlar.
İyi bir kefir akıcı kıvamda, homojen ve parlak görünümde olmalıdır. Topaklı yapı olması pek tercih edilmez. Kefir içildiği zaman hafif maya tat ve aroması hissedilmeli, serinletici bir his vermelidir.
Yeterli miktarda yenildiğinde insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen mikroorganizmalara probiyotik denir. Bağırsaktaki bazı mikroorganizmaların çoğalmasını artıran ve/veya aktivitesini uyaran ve insan ya da hayvan sağlığını olumlu yönde etkileyen maddelere (besinsel lifler gibi) ise prebiyotik denir. Kefir içerisinde hem probiyotik hem de prebiyotik bakteriler bulundurarak simbiyotik etki gösterir. Bağırsakları zararlı bakterilere karşı korur ve immün sistemi güçlendirir. Ayrıca iltihabi enflamatuvar hastalıklara karşı koruyucudur. Zararlı maddeleri vücudumuzdan uzaklaştırarak hastalıklardan korunmamızı sağlar.
Sütteki tüm besin maddelerini içerdiğinden kefir; beslenme değeri yüksek, sindirimi kolay bir içecektir. Mikroorganizmaların faaliyeti sonucu laktoz ve proteinlerdeki değişmelerle oluşan karbondioksit, kefirin hazmını kolaylaştırmaktadır. Kefirdeki laktozun çok büyük bir kısmı (% 90’dan fazlası) L (+) laktoz halinde bulunduğundan fizyolojik olarak da önemi bulunmaktadır. Dolayısıyla laktoz oranı süte oranla azaldığı için kefir laktoz intoleransı olan kişilerce rahatlıkla tüketilebilmektedir.
Sinir sistemi üzerine etkili esansiyel aminoasitlerden biri olan triptofan ile kalsiyum ve magnezyum kefirde bol miktarda bulunur. Bunlara ilave olarak kefir fosfor yönünden de çok iyi bir kaynaktır.
Kefir; antibakteriyel, immunolojik, antitümöral ve hipokolesterolemik etkisinden dolayı çok yararlıdır. Ayrıca dünyanın bir çok bölgesinde tüberküloz, kanser ve gastrointestinal rahatsızlıklarda destek tedavi amaçlı olarak geniş çapta kullanılmaktadır (Çevikbaş ve ark., 1994). Eski Sovyetler Birliğinde kefir, hastanelerde ve senatoryalarda metabolik bozukluklar, arterosiklerozis ve alerjik hastalıklar gibi çeşitli hastalıkların tedavisinde kullanılmıştır.
Kefir ve kefir tanelerinin antikanserojen etkisinin araştırıldığı bir çalışmada, kefirin içerdiği mikroorganizmaların fekal enzim aktivitesini büyük ölçüde azaltması sonucunda, özellikle bağırsak kanseri riskini azatlığı bildirilmektedir. Kefirin bileşimindeki selenyum; E vitamini, katalaz ve süperoksitdismutaz enzimleri ile birlikte hücreler üzerine antioksidatif etki göstermektedir. Bu da antikanserojenik bir faktör olarak değerlendirilmektedir.
Kefir yüksek oranda orotik asit içerir. Bu organik asit; kolesterolün biyosentezini engellemede, karaciğeri korumada, nükleik asitlerin sentezinde ve proteinlerden yararlanmada büyük öneme sahiptir. Kefirin içilmesiyle kanda yüksek oranda orotik asit saptanması kefirin bağırsaklardan çok iyi emildiğine bir kanıttır.
Taze kefir mide kaslarının çalışmasını ve midenin daha hızlı boşalma fonksiyonunu teşvik edici etkiye sahiptir. Helicobacter pylori’nin neden olduğu ülserlerin tedavisinde alkali yapılmış kefir kullanıldığında Helicobacter pylori’nin üremesinin engellendiği görülmüştür. Bununla birlikte mide asitliğinin düştüğü, ağrı ve sindirim rahatsızlıklarının azaldığı bildirilmektedir.
Kefirin sağlık üzerine etkileri ve çok fazla sayıda farklı tür bakteri ve mayaları barındırmasından dolayı kompleks bir probiyotik olduğu görülmektedir. Kefir, antimikrobiyel ve antikanserojenik etkisinin yanı sıra değişik beslenme ve büyüme faktörlerini içermesi bakımından her yaştan insan tarafından tüketilmesi gereken bir besindir.
[button-red url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/author/diyetisyen-yagmur-gokkaya” target=”_blank” position=”left”]uzmanın tüm yazıları[/button-red][button-green url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyete-basla-internetten-online-diyet/” target=”_blank” position=”left”]diyetisyenden online diyet al[/button-green][button-brown url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyetisyene-sorunuz-mu-var/” target=”_blank” position=”left”]soru sor[/button-brown] |
Eğer siz de Gerçek Diyetisyenler Sitesi‘nde uzman yazar olmak istiyorsanız aşağıdaki bağlantıdan bize ulaşabilirsiniz:
[button-white url=”http://www.gercekdiyetisyenler.com/diyetisyen-yazar-ariyoruz/” target=”_blank” position=”center”]uzman yazarlık başvurusu yap[/button-white]