Down sendromunda beslenmenin önemi

mehmet tevfik nargül down sendromu

Beslenme her canlının dolayısıyla da insanın temel ihtiyaçlarındandır. Besinlerin esas fonksiyonları beslenmeyi sağlamaktır ancak her toplumda, vücudu beslemenin ötesinde sosyo-kültürel ve sembolik rollerin etki ettiği, bunun yanı sıra duygusal durumlardan da etkilenen beslenme alışkanlıkları vardır.

Yaşam bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık gibi evrelerden oluşur. Bu evrelerin sağlıklı olması, yeterli ve dengeli beslenme ile gerçekleşir. Yeterli ve dengeli beslenme, büyüme ve gelişme, varlığın sürdürülebilmesi ve faaliyetlerin en iyi biçimde yapılabilmesi için gerekli besinlerin çeşitlerini uygun miktarlarda, besin değerini kaybetmeden, sağlığı bozmadan en ekonomik biçimde alınması ve vücutta kullanılması olarak bilinmektedir.

down sendromu beslenme

Down sendromu nedir?

Down Sendromu, Trizomi 21; genetik düzensizlik sonucu insanın 21. kromozom çiftinde fazladan bir kromozom bulunması durumu ve bunun sonucu olarak ortaya çıkan genetik bir farklılıktır.
Down Sendromu vücutta yapısal ve fonksiyonel değişiklikler ile karakterize edilir. Vücuttaki küçük ve büyük farklılıkların kombinasyonu yapısal olarak sergilenir.
Down Sendromu sık sık zihinsel kavramadaki bozukluklar ve fiziksel gelişimin tipik yüz görünümü gibi farklı olmasıyla ilişkilendirilir. Çoğunlukla hafif veya orta seviyeli öğrenme güçlüğü gibi sorunlar taşır.

down sendromu beslenme (2)

Down sendromuna bağlı hastalıklar

  • Doğumsal Kalp Hastalıkları
  • Sindirim Sistemi Anomalileri
  • Görme Bozuklukları
  • Tiroit Hormonu Bozuklukları İşitme Sorunları
  • Hipotiroidi
  • Beslenme Problemleri
  • Şişmanlık
  • Solunum Yolu Enfeksiyonları
  • Deri Kuruluğu
  • Havale
  • Diş Çürümeleri
  • Solunum Güçlüğü

down sendromu nedeni genetik

Down sendromlularda görülebilen başlıca semptomlar ve beslenme ile ilişkisi

Tiroit hormonu bozuklukları ve hipotiroidi

Down sendromlu çocuklarda tiroit bezlerinin yeterli hormon salgılamaması (hipotiroidi) beyin gelişimini olumsuz yönde etkiler. Bu nedenle çocuklar ilerleyen zamanlarda bilişsel performanslarında düşmenin yanı sıra şişmanlığa da eğilimli olurlar. Doğumdan sonra tiroit hormon testleri ve her sene düzenli olarak T3,T4, TSH hormonu kontrolleri yaptırılmalıdır. Yıllık tiroit hormonu kontrolleri yapılmayan veya bozukluk saptandığında düzenli tedavi edilmeyen Down sendromlu çocuklarda fiziksel gerileme ve öğrenme güçlüğü kalıcı olarak daha belirginleşir. Keten tohumu ve tere tohumu tiroit hormonu yapımını uyaran besinlerdir. Sabahları 1 çay kaşığı ezilmiş tere ve keten tohumu karışımı birkaç kaşık yoğurtla karıştırılıp yedirilebilir. Ayrıca tiroit bezini güçlendirici ve hasarını önleyici en iyi iki mineral çinko ve selenyumdur. Yeterli selenyum ve çinko tüketimiyle tiroit hormonlarında artış gözlendiği gibi bağışıklık sistemi de güçlenir, hastalıklara karşı da direnç artar. Karaciğer, balık, hindi ve tavuk eti, yumurta, mantar, ay çekirdeği, sarımsak ve tahıllar iyi birer selenyum ve çinko kaynaklarıdır. 1 avuç kabak çekirdeği günlük çinko gereksiniminin tamamını karşılar. Down sendromlu çocukların günlük beslenmelerinde bunların bir ya da birkaçına mutlaka yer verilmelidir.

Kabızlık

Down sendromlu çocuklar kas güçsüzlüğü ve sedanter yaşam nedeniyle kabızlık riski altındadırlar.
• Öğünlerde çorba, meyve suyu veya ayranı eksik etmemek,
• Yeterince su tüketmelerini sağlamak,
• İyi birer lif kaynağı olan çiğ sebze ve meyvelere günlük beslenmede yer vermek,
• Kuru üzüm, kuru kayısı, incir, erik gibi meyveleri ve kuru baklagiller, fındık fıstık gibi kabuklu yemişleri, tahılları ve tam buğday ekmeğini bu çocukların beslenmelerinde olmazsa olmaz birer unsur haline getirmek,
• Yoğurt ve kefir tüketmelerini sağlamak,
• Hareket etmelerini teşvik edici aktiviteler gibi önlemlerle Down sendromlu çocuklarda kabızlık riski önlenebilir.

Şişmanlık

Hipotiroidi ve kas güçsüzlüğü nedeniyle Down sendromlu çocuklar yaşıtlarına oranla %10-15 daha az kalori gereksinimine sahiptirler.
Kızartmalar, hamur işleri, tatlılar kontrollü olarak tükettirilmelidir. Bu tür besinlerde aşırıya kaçmamak gerekir.
Kaslarının güçlenmesi ve protein yapımının uyarılması için et, peynir, yumurta gibi besinlerin günlük tüketimini arttırmak gerekmektedir. Ayrıca çocukların ev içinde ve dışarıda hareket etmesine olanak sağlamak, istenmeyen kilolardan korunmak için iyi birer önlem olarak nitelendirilebilir.

Diyabet

Araştırma sonuçlarına göre Down sendromlu çocuklarda diyabet gelişme riski yüksek bulunmuştur.
Hazır besinlerden (çikolata, bisküvi, gofret, cips vb.), aşırı yağlı ve şekerli yiyeceklerden kaçınmak ve günlük fiziksel aktivite düzeyini arttırmak gibi önlemlerle olası diyabet riskinin önüne geçilebilir. Down sendromlu çocuklarda düzenli kan şekeri kontrollerinin yaptırılması da yine bu hususta büyük önem arz etmektedir.
Glüten ve laktoz intoleransı
Buğday, arpa, çavdar ve yulaf içeren gıdalar ve süte karşı bu çocuklarda alerjik reaksiyonlar gözlenebilir. Bu tür besinler tüketildikten sonra bulantı, karın ağrısı, kaşıntı, kızarıklık veya ishal gibi semptomlar ortaya çıkıyor ise yukarıdaki tahılları içeren besinleri kısıtlayıp, süt yerine yoğurt ve peynir yedirmek iyi bir çözüm olacaktır. Aksi halde sindirim ve emilim problemleri kaçınılmazdır.
Down sendromlu çocuk ve yetişkinlerde fazlaca dikkat edilmese de GÖR oldukça büyük bir sorun teşkil etmektedir. GÖR nedeniyle yeterli beslenemeyen çocuklarda büyüme ve gelişme geriliği gözlenmektedir. Mide yanması, boğaz ağrısı, yutma güçlüğü, kusma ve göğüs ağrısı şeklinde kendini gösteren bu rahatsızlıktan

Down sendromlu çocuk ve yetişkinleri korumak için

• Az az ve sık sık yemeleri sağlanmalı,
• Egzersiz için yemekten sonra 1 saat beklenmeli,
• Su yemekle birlikte değil önce veya sonrasında içilmelidir.

Vitamin ve mineral destekleri

Down sendromlu çocuklarda genellikle selenyum ve çinko yetersizliğine rastlanılmaktadır. Çinko büyüme, gelişme, tiroit ve lenfosit fonksiyonları için elzem bir elementtir. Down sendromlu çocuklarda risk faktörlerinden biri olan löseminin önlenmesinde dışarıdan çinko takviyesi veya çinkodan daha zengin besin tüketimi önemlidir. Selenyum da yine tiroit fonksiyonlarının arttırılması ve bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi açısından gereklidir.

Vücutta kan hücrelerinin yapımı ve oksijen transportunun yanı sıra bilişsel performans üzerinde de önemli bir etkiye sahip olan demir seviyesi Down sendromlu bazı çocuklarda düşük bulunmaktadır.

Yapılan tetkikler neticesinde demir eksikliğine rastlanıldığında doktor kontrolünde demir takviyesi kullanmak veya demirden zengin karaciğer, kırmızı et, yumurta sarısı, kuruyemişler, kuru baklagiller, yeşil yapraklı sebzeler gibi besinlerin düzenli tüketimi çocukların büyüme, gelişme ve bilişsel işlem kapasitelerinde artış sağlayacaktır.

Yapılan çalışmalara göre Down sendromlu çocuklarda ilerleyen yaşlarda nörotransmitter düzeylerinde değişime bağlı olarak olumsuz ruh hali, depresif davranışlar ve Alzheimer önemli birer risk faktörü olarak tespit edilmiştir.

Folik asit, B12, magnezyum ve demir takviyeleri bu tür semptomların gelişme riskini azaltabilmektedir.
En güçlü antioksidanlardan biri olan E vitaminin bilişsel işlevin arttırılması ve Alzheimer’den korunmada etkili olduğu görülmüştür. Zeytinyağı ve kuruyemişler en iyi E vitamini kaynaklarındandır.

Omega-3 yağ asitleri

Beyin, retina ve sinir hücre duvarlarının onarımı ve gelişmesi açısından önemli olan bu yağ asitleri balık, keten tohumu, ceviz ve semizotu gibi besinlerle alınabilir. Öğrenme güçlüğü yaşayan Down sendromlu çocuklarda omega-3 yağ asidi tüketimi arttırıldığında IQ düzeylerinde ilerleme saptanmıştır.
Sonuç olarak Down sendromlu çocuklarda uygulanacak olan tıbbi, sosyal ve psikolojik desteğin yanında, diyetisyen kontrolünde hazırlanan özel bir beslenme düzeniyle bu çocukların gelişimleri ve eğitimlerini arttırıcı faaliyetler teşvik edilerek, bu kişiler topluma faydalı birer birey olarak kazandırılabilmektedirler.

Fiziksel ve mental gelişimlerinin izlenmesi açısından Down sendromlu çocukların belli aralıklarla tiroit ve kan testleri mutlaka yaptırılmalı beslenmenin ise iyilik halinin geliştirilmesi için en önemli unsur olduğu unutulmamalıdır.

İlerlemiş ve başarısı artan tıbbi hizmetler sayesinde bu hastalıkların büyük bir kısmı tedavi edilebilir. Sağlık problemleri erken şekilde saptanıp çok ciddi sorunlar haline gelmeden tedavi edilebilmektedir.

Yukarıda belirtilen bütün problemler yalnızca Down sendromlular için diğer bütün insanlarda da karşılaşılması mümkün olan hastalıklardır. Şunu unutmamak gerekir ki bazı Down sendromlular da hiçbir sağlık problemiyle karşılaşılmaz.

Gelişmiş ve başarıları artan tıbbi hizmetlerle birlikte Down sendromluların daha uzun yaşayabildiğinden bahsedebiliriz. Şu an beklenen yaşam süresi 60-65 iken birçok Down sendromlu daha uzun yıllar yaşayabilmektedir.

Diyetisyen Mehmet Tevfik Nargül

[toggle title=”Yararlanılan kaynaklar”]http://ulusaldown.com/bilgi-bankasi/down-sendromu/ http://www.cagriilimvakfi.org/news_detail.php?id=3177#top http://www.doktoramcam.com/Makale/Detay/down-sendromu-ile-birlikte-gorulen-tibbi-sorunlar/282 http://www.downturkiye.com/index.html http://www.todev.com http://www.zicev.org.tr/bilgiler:down:downsendromlu[/toggle]

Önerilen makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir